2 Mayıs 2012 Çarşamba

Nasıl Oyuncu Oldular ?

Mehmet Ali Erbil, 4 yaşındayken annesiyle babası boşandı. Annesi, Ankara’ya taşınarak bir subayla evlendi. Erbil, 14 yaşına geldiği zaman yatılı eğitim veren Ankara Devlet Konservatuvarı sınavlarına girdi. Sınavı geçen Erbil, okulun tiyatro bölümüne kaydoldu. 21 yaşına kadar çeşitli oyunlarda sahneye çıkıp, soluğu İstanbul’da aldı. TRT’de yayınlanan diziler ve sinema filmleri için seslendirme yaptı.Erbil’e sinemanın yolunu açan isimse Ertem Göreç oldu. Göreç, Erbil’e başrollerini Ayhan Işık ile Çiğdem Günbay’ın paylaştığı “Harakiri”de “Bora” rolünü verdi. 1981’de “Hababam Sınıfı Güle Güle”de başrol oynasa da film gişede başarıya ulaşamadı. Erbil’in çıkışı TRT’de yayınlanan “Bir Başka Gece”yle oldu. 1995’te Sinan Çetin’in yönettiği “Bay E” ise onun için artık dönüm noktasıydı.
Filiz Akın, TED Ankara Koleji’ni bitirdikten sonra Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’ne girdi. Son derece başarılı bir öğrenci olan Akın, İngilizce ve Fransızca’yı anadili gibi konuşuyordu. Fakülteden sonra bir turizm acentesinde şef olarak çalışmaya başlayan Akın’ın hayali, varsa yoksa mimar olmaktı. Mimar olmak için yeniden üniversiteye girmeye hazırlanan Akın’a, arkadaşları Artist Dergisi’nin yarışmalarına girmesi için baskı yapıyordu. Bu baskılara direnemeyen Akın, 1962 yılında “öylesine” yarışmaya katıldı. Ama elde ettiği birincilik hayatını değiştirdi.Birinci olmasına rağmen oyuncu olmak istemeyen Filiz Akın, önce Memduh Ün’ün yönettiği “Akasyalar Açarken”de rol aldı. Üst üste aldığı rol teklifleriyle sinemayı, oyunculuğu sevmeye başladı ve mimarlık sevdasına nokta koydu. “Yeşilçam’ın Avrupai” oyuncusu olarak Türk Sineması’nda önemli bir yer edinen Akın, “dört yapraklı yonca”nın yapraklarından biri olarak adını ölümsüzleştirdi. Akın, oyunculuğa başlayışını şöyle ifade etti: “Yarışmaya sadece arkadaşlarımın baskısından kurtulmak için girdim. Kazanamayacağımdan da emindim. Böylelikle ben de ‘İşte girdim de ne oldu?’ diyerek baskılara son verecektim. Ama yarışmadan birinci çıkınca kendimi kameraların karşısında buldum. Çünkü anlaşma gereği birinci olanlar film çekmek zorundaydı.”


Kenan İmirzalıoğlu oyunculuk eğitimi almadığı halde kısa sürede kendini kanıtlayan, canlandırdığı her karakteri fenomen haline getiren oyuncular listesinin üst sıralarında yer alan bir isim oldu. İmirzalıoğlu, liseyi Ankara’daki teyzesinin yanında tamamladı. Ne var ki üniversite sınavlarını kazanamaması babasını hem kızdırdı hem de üzdü. Babası İmirzalıoğlu’nu, ceza olarak köye gönderip çiftçilik yapmasını istedi.Çiftçiliğin kendisine göre olmadığını anlayan İmirzalıoğlu, büyük bir hırsla hazırlandığı üniversite sınavında Yıldız Teknik Üniversitesi’ni kazanarak İstanbul’a geldi. ‘Ekmeğini taştan çıkar’ gerçeğiyle, babasından para istemeye yüzü olmadığı için İmirzalıoğlu, bir mankenlik ajansına kayıt yaptırdı. Bu girişimden sonraysa İmirzalıoğlu, şöhretin basamaklarını bir bir çıkmaya başladı. Best Model of The World’de birinci olmasıyla bütün dikkatleri üzerine çekti. Oyunculuk gücünü ilk keşfeden isimse Osman Sınav oldu. Sınav’ın “Deli Yürek”te başrol verdiği İmizalıoğlu, 13 yıldır yaptığı her işte başarılı oldu.

Sarp Apak, lise yıllarında işletme eğitimi almayı düşündü. Apak’ın oyunculukla yollarının kesişmesi annesiyle teyzesinin bir gün gezmeden dönerken İzmir’de düzenlenen bir yetenek yarışması için dağıtılan başvuru formlarından almasıyla başladı.Apak’ın başvuru formunu annesi doldurdu. Apak, yaptığı ünlü taklitleriyle büyük alkış alarak birincilik kazandı. Oyunculuk aşkı da o yarışmayla başladı. Aldığı alkışların büyüsü, kendisine “Oyuncu mu olmalıyım?” sorusunu yöneltti. Bu sorunun hemen ardından üniversite sınavları tercih listesine sadece Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni işaretledi. Üniversitedeki hocası Barış Erdenk’in “İstanbul’a gitmelisin” telkinleriyle yola çıkan Apak, “Ağır Roman”da sahneye çıkma şansı yakaladı. Bu oyunla Yılmaz Erdoğan’ın dikkatini çekti ve BKM kadrosuna katıldı. “Çok Güzel Hareketler Bunlar”daki başarısıyla da Gülse Birsel’i etkiledi. Avrupa Yakası’nda canlandırdığı Tanrıverdi rolüyle oyunculuk yeteneğine sahip olduğunu gözler önüne serdi.

HÜLYA Avşar, Bulvar Gazetesi’nin düzenlediği Kâinat Güzellik Yarışması’nda birinci olurken ödülünü ünlü İtalyan oyuncu Franco Nero’nun elinden aldı. O günlerde oyuncu olma yönünde düşüncesi olmayan Avşar’ın, ödülünü Nero’nun elinden alması belki de sanatçının ne olacağının en belirgin işaretiydi. Son 25 yılın en çok film çeken oyuncusu olan Avşar’ın kariyeri, ünlü yapımcı Kadri Yurdatap’ın bir sabah ofise geldiğinde Bulvar Gazetesi’ni okumasıyla başladı. Yurdatap, gazetenin arka sayfasında ağlayan bir kızın fotoğrafını görünce “Vay canına. Kızdaki güzelliğe bak. Bundan ne güzel oyuncu olur” diye düşündü. Birkaç saat sonra ise Yurdatap’ı, “Haram” filminin yönetmeni Osman Seden aradı. Seden, filmi için kadın oyuncu bulamadığını söylediğinde, Avşar için oyunculuğun kapıları açılmaya başladı. Avşar, ailesiyle birlikte yönetmenin ofisine gidip, ilk filmi olan “Haram”da oynamayı kabul etti. Karşısındaki oyuncularsa Fikret Hakan ve Salih Güney’di.


Pelin Karahan’ın oyunculukla yolunun kesişmesinin nedeni tamamen geçim sıkıntısıydı. Anadolu Üniversitesi Turizm İşletme Bölümü’nden mezun olan Karahan, çalışmak için İstanbul’a geldiğinde maddi olarak oldukça zorlandı. Turizm sektöründe çalışan Karahan, kazandığı parayla geçinemeyince ek iş aramaya başladı. Arkadaşları “Yüzün güzel, bir ajansa kayıt ol. Belki bir reklam filminde rol alırsın” deseler de Karahan, oyuncu olmayı hiç istemedi. Bir gün parasının tamamen bitmesi üzerine “Bir reklam filminde rol alırsam kiramı ödeyebilirim” diyerek Erberk Ajans’ın yolunu tuttu.REKLAMLARLA PARLADI Yüzünün güzelliğinden etkilenen Erberk Ajans, Pelin Karahan’a hemen bir reklam filmi ayarladı. Ardından birçok reklam filminde kameraların karşısına geçen Karahan, dikkatleri üzerine çekmeyi başarınca “Kavak Yelleri” dizisinde başrol teklifi aldı. Karahan, bu diziyle oyunculuğu benimseyerek kariyerine kameraların karşısında devam etme kararı aldı.




















Fatma Girik ekonomik nedenlerle ailesine destek olmak için ortaokul ikinci sınıftayken eğitimini yarıda bıraktı. Bildiği bir iş olmadığı için annesi Münevver Hanım’la filmlerde figüranlık yapmaya başladı. Girik’in oyuncu olma isteği yoktu ama figüranlık yaparak hem annesiyle birlikte zaman geçiriyor hem de evlerinin bütçesine katkıda bulunuyordu.Birçok filmde figüranlık yapmasına rağmen dikkatleri üzerine çekemeyen Girik’i, Memduh Ün keşfetti. 1960’ta “Ölüm Peşimizde”yi çeken Ün, sette figüranlık yapan Girik’i fark etti. Ömer Lütfi Akad’ın “Ya Memduh işin mi yok Allah aşkına? Bu kızı nereden buldun? Bundan oyuncu moyuncu olmaz” demesine rağmen Ün, Fatma Girik’i figüranlıktan alıp başrole taşıdı. Girik, 190 filmle büyük bir başarıya imza attı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder